11Nov 13
Comments: 0
Lojistik Sektöründeki İnsan Kaynağının Kalibresi Yükseliyor!
Türkiye ekonomisinin son yıllarda büyüme eğiliminde olması sebebiyle bir çok yabancı firma ve yatırımcı ya Türkiye’de var olan yatırımlarını büyütme kararı alıyorlar ya da Türkiye’de olabilecek yeni yatırım fırsatları üzerinde çalışıyorlar. Türkiye’nin lokasyon olarak Orta Doğu, Türk Cumhuriyetleri ve Avrupa arasında bir merkez/hub olmasından kaynaklanan avantajlı konumu da bilhassa lojistik sektöründeki büyümenin temel faktörlerinden bir diğeri…
Geçmişte lojistik eğitimini sadece bir kaç üniversite yüksek lisans programı olarak vermekteyken, son yıllarda bir çok üniversitede lojistik ve tedarik zinciri yönetimi ile ilgili farklı lisans programlarının açılmakta olduğunu ve bilhassa da bu bölumlere olan ilginin arttığını gözlüyoruz. Bununla ilgili olarak geçmişte şirketlerin sadece dış ticaret, ithalat ve ihracat gibi departmanları bulunmaktayken, şimdi; çalışanlar tedarik zinciri yönetimi adı altında, lojistik, planlama, stratejik satın alma, stok yönetimi ve sipariş/sevkıyat yönetimi gibi fonksiyonlarda uzmanlaşıyorlar.
Sektöre olan ilginin artmasıyla birlikte insan kaynağının kalibresi de anlamlı bir şekilde yükseldi. Öte yandan sadece insan kaynağımız ve coğrafi konum itibariyle olan avantajımız değil, uygun altyapımızın olması, araç portföylerinin ve depolama tesislerimizin yeterli olması ve en çok da bilhassa Orta Doğu ve Asya ülkelerine Türkiye üzerinden ticaret yapmanın kolaylaştırılması sebepleriyle yabancı sermayeli büyük lojistik firmaları Türkiye’de büyümek konusunda hiç tereddüt etmiyorlar.
Şirketlerde tedarik zinciri ve lojistik kavramlarının önem kazanmasıyla doğru orantılı olarak bu alanlarda çalışanların ücretleri de artış göstermekte. Zira şirketler artık sadece satış yaparak değil, satın alırken, depolarken, nakliye ederken de para kazanabileceklerinin farkına vardılar. Sektördeki büyümenin henüz hala başlangıç aşamasında olduğuna ve gelecek yıllarda sektörün altın zamanlarını yaşayacağına kuvvetle inanıyor ve bu sebeple de gençlere ilgileri de varsa kendilerini bu konuda yetiştirmelerini tavsiye ediyoruz.
Geçmişte lojistik eğitimini sadece bir kaç üniversite yüksek lisans programı olarak vermekteyken, son yıllarda bir çok üniversitede lojistik ve tedarik zinciri yönetimi ile ilgili farklı lisans programlarının açılmakta olduğunu ve bilhassa da bu bölumlere olan ilginin arttığını gözlüyoruz. Bununla ilgili olarak geçmişte şirketlerin sadece dış ticaret, ithalat ve ihracat gibi departmanları bulunmaktayken, şimdi; çalışanlar tedarik zinciri yönetimi adı altında, lojistik, planlama, stratejik satın alma, stok yönetimi ve sipariş/sevkıyat yönetimi gibi fonksiyonlarda uzmanlaşıyorlar.
Sektöre olan ilginin artmasıyla birlikte insan kaynağının kalibresi de anlamlı bir şekilde yükseldi. Öte yandan sadece insan kaynağımız ve coğrafi konum itibariyle olan avantajımız değil, uygun altyapımızın olması, araç portföylerinin ve depolama tesislerimizin yeterli olması ve en çok da bilhassa Orta Doğu ve Asya ülkelerine Türkiye üzerinden ticaret yapmanın kolaylaştırılması sebepleriyle yabancı sermayeli büyük lojistik firmaları Türkiye’de büyümek konusunda hiç tereddüt etmiyorlar.
Şirketlerde tedarik zinciri ve lojistik kavramlarının önem kazanmasıyla doğru orantılı olarak bu alanlarda çalışanların ücretleri de artış göstermekte. Zira şirketler artık sadece satış yaparak değil, satın alırken, depolarken, nakliye ederken de para kazanabileceklerinin farkına vardılar. Sektördeki büyümenin henüz hala başlangıç aşamasında olduğuna ve gelecek yıllarda sektörün altın zamanlarını yaşayacağına kuvvetle inanıyor ve bu sebeple de gençlere ilgileri de varsa kendilerini bu konuda yetiştirmelerini tavsiye ediyoruz.
