Nihayetinde işe alırken de, her köşesinden bir önceki ve sonraki parçaya mükemmel bir uyum sağlayan bir puzzle’ın parçası gibi; şirketine ve yeni pozisyonuna tabiri caizse “tık” diye oturacak bir aday aramıyor muyuz?

Her bir parça için sadece bir doğru boşluğun olduğu yapbozlar misali, işe alım da mükemmel adayların en iyi pozisyonlara yerleştiği ve yine mükemmel pozisyonların da yetenekli insanlar tarafından doldurulduğu bir süreç olabilse… Fakat maalesef bu iş hayatında mümkün olmuyor.

Birçok açık pozisyon ve çok da fazla iş arayan aday olduğu sürece, gerçeklikteki durum maalesef aynı anda birçok dinamiği birden muhakeme etmemiz gereken oldukça karmaşık bir süreç haline geliyor.

En önemli başarı faktörlerinden bir tanesi de; başlangıçta ihtiyacı doğru analiz edip, ideal aday ile ilgili beklentileri de yine bu doğrultuda gerçekçi bir şekilde belirleyebilmektir. Zaten kolay olmayan bu süreci şirketlerin pek de rasyonel olmayan 4 genel beklentisi de bir hayli zorlaştırmakta. Şimdi bunlara bakalım:

Şirketlerin İdeal Adayı Belirleme Sürecindeki 4 Yanılgıları

     1.En iyi aday hangisi? Müşterilerim sıklıkla spesifik bir pozisyona dair olumlu değerlendirip, paylaştığım adaylardan en iyisinin hangisi olduğuna dair şahsi fikrimi öğrenmek isterler. Hâlbuki en iyi aday şirketin mevcut kültürüne, içerideki ekibe ve ileriye dönük plan ve stratejisine en “uygun” olanıdır. En uygun olanının muhakemesini de -kendisine dair farkındalığı gerçekçi olduğu sürece- en iyi şirketin kendisi yapabilir. Açıkçası yöneticilerin astlarını seçerken belirleyici olanın adayın yetkinlikleri, bilgi ve tecrübesinden ziyade aralarındaki kimya uyumunun olduğunu sıklıkla gözlüyorum.

     2.Mükemmel adayı arıyoruz: Mükemmel aday bir fotoğraftır! İnsanlar fotoğraflar gibi statik değildir. Nihayetinde en mükemmel enstantaneyi yakalasanız da, resimlediğiniz o an artık geçmişte kalmıştır. Bugünün dinamikleri içerisinde pozisyon ve şirketle mükemmel uyumlu olan aday için de durum aynıdır. İşler gelişir, insanlar ve organizasyonlar değişir. Şirketler de çalışanlarına gelişim alanları yaratıp, büyümelerine fırsat vermedikleri sürece mükemmel adayları da tıpkı fotoğraflar gibi geçmişte kalacaktır.

     3.Sık iş değişikliği yapmış adayla görüşmek istemiyoruz: Beğensek de beğenmesek de, iş hayatındaki dinamiklerin süratle değiştiğini kabul etmemiz gerekiyor. Keza eskiden çalışanlar 10 senenin üzerinde aynı şirkette çalışmanın ciddi bir liyakat ve başarı göstergesi olduğunu düşünürken, bugün birçok insan dinamizm, inovasyon ve adaptasyon gibi konularda sıkıntı yaşamamak adına farklı kurum kültürlerinde deneyim kazanmayı tercih ediyor.

 

     4.Bu aday bizde uzun kalmaz: İşe alım karşılıklı bir muhakeme sürecidir. Aday da en az şirket kadar, hatta belki daha çok sürece dair bir muhakeme içerisine giriyor. Aklıselim bir aday, sürdürülebilir olmadığını düşündüğü bir pozisyon için istekli olmaz. Öte yandan söz konusu insansa yüzde yüz emin olmak mümkün değil. Keza uzun süre çalışacağına dair herkesin fikir birliği yaptığı bir aday da kısa sürede işten ayrılabilir.
 
Özlem Çobankara